Dünya’da elektriğin tarihçesi

Dünya’da elektriğin kısa tarihi
Elektrikle ilgili ilk olarak gözlenen ve incelenen statik yüklerin oluşturduğu statik elektriklenme olayıdır.
Thales (MÖ 624-MÖ 546) doğayla ilgili araştırmalar yaparken kehribarın yünle ovulduğunda tüy ve saman gibi hafif maddeleri kendine çektiğini, uzun süreli ovmalarda ise insan vücuduna yaklaştırıldığında küçük kıvılcımlar çıkardığını fark etmiştir. Bu kıvılcımlara ve bu manyetik etkiye kehribar ağacının eski yunan dilindeki karşılığı olan “electrica” denilmiştir.
Yine aynı şekilde eski Yunanlılar doğal mıknatısın, yakınında bulunan demir parçacıklarını çektiğini ve mıknatıslanan bir demir parçasının da aynı şekilde gözle görülmeyen bir kuvvet yaratarak, çevresindeki küçük demir parçacıklarını çektiğini bulmuşlardır. Fakat kağıt, kuş tüyü ve tahta gibi parçaların ise manyetik cisimler tarafından çekilmediklerini deneyler sonucunda anlamışlardır.
1672 yılında Ottovon Guericke kükürt bir küreyi döndüren bir aygıt yapmıştır. Yün parçasını dönen küreye tutarak bir kıvılcım üretmiştir. Bu aygıt, sürtünme yoluyla elektrik üreten ilk üreteçtir.
1729 yılında İngiliz Stephen Gray, metallerin iletken, ametallerin yalıtkan olduğunu keşfetmiştir.
1745 yılında Hollandalı Peter Van Musschenbroek elektrik depo edebilen, su dolu cam kavanoza batırılmış metal çubuktan ibaret Leyden Şişesi‘ ni yapmıştır. Bu tarihin ilk sığacı olarak kabul edilir.
1746 yılında Benjamin Franklin elektrik yüklerindeki artı ve eksi uçlarını keşfederek elektriğin korunumu ilkesini ortaya atmıştır.
1785 yılında Charles Augustin de Coulomb, bulduğu tartı aygıtını kullanarak iki yük arasındaki itme veya çekme kuvvetinin, yüklerin çarpımı ile doğru, aradaki uzaklığın karesi ile ters orantılı (Coulomb Yasası) olduğunu deneysel olarak göstermiştir.
1794 yılında İtalyan bilim insanı Alessandro Volta elektrik pilini bulmuştur. Çinko ve gümüş plakalar arasına tuz karışımlı sıvı koyarak elektrik akımı elde etmiştir. Böylece pratik bir akım kaynağı elde edilmiştir. Bu buluştan sonra elektrik akımı ile statik elektriğin aynı olgunun farklı görünümleri olduğu anlaşılmıştır. 1800 yılında da Volta’nın tasarımı geliştirilerek ilk ticari piller üretilmiştir.
1807’de, erimiş potastan oluşan bir elektrolitten elektrik akımı geçirilerek potasyum metali ayrıştırılmıştır. Bundan sonraki araştırmalar, elektrikle kaplama, elektrolitik arıtma ve elektrokimya endüstrisini geliştirmiştir.
1808’de elektrik akımının ışık ya da ısı enerjisine dönüştürülebileceği ortaya konmuştur.
1819’da Hans Christian Oersted, bir telin içinden akım geçirildiğinde elektrik akımının telin çevresinde bir manyetik alan oluşturduğu sonucuna varmıştır.
1819’da Fransız matematikçi ve fizikçi Andre Marie Ampére, Oersted’in olgusunu betimleyen ve Ampère Yasası olarak adlandırılan magnetik alan ile bu alanı doğuran elektrik akımı arasındaki bağıntıyı formüle etmiştir.
1827’de Alman fizikçi Georg Simon Ohm, iletkenlerden geçen elektrik akımına ilişkin çalışmalar yaparak Ohm Yasası olarak bilinen yasayı ortaya atmıştır.
1829’da İskoç asıllı bir Amerikalı olan Joseph Henry, Demir çekirdek etrafında tel sarımı suretiyle yaptığı bobinile güçlü manyetik alan yaratarak bir tondan fazla metali kaldırmayı başarmıştır.
1831’de İngiliz fizikçi ve kimyager Michael Faraday, Bir buhar makinesi ile bakır bir plakayı bir mıknatısın yarattığı manyetik alan içinde döndürerek elektrik üretmiştir. Bu ilk jeneratördür. Aynı yıl Joseph Henry, Faraday’ın buluşunu tersine çevirerek, manyetik alandan elektrik akımı geçirmek suretiyle bir bakır çemberi döndürmeyi başarmıştır. Bu da bir elektrik motorudur ve tarihte ilk kez, elektrik enerjisi makinelere güç vererek iş yapılmasını sağlamıştır.
1876: ABD’li Alexander Graham Bell elektrik titreşimlerini sese dönüştürerek telefonu bulmuş ve patentini almıştır.
1879’da Edison, akkor lambayı bularak diyot lambanın esasını ortaya koymuştur.
1881’de ilk elektrik üretim ve dağıtım şebekesi New-York’ta kurulmuştur.
1887: Sırp asıllı fizikçi, elektrik ve makine mühendisi Nikola Tesla alternatif akım generatörünü bulmuştur. Böylece elektrik enerjisi uzun mesafelere kolaylıkla iletilebilir hale geldi.
1888: Heinrich Hertz yıllar önce Faraday ve Maxwell tarafından bahsedilmiş radyo dalgalarını keşfetmiş ve ölçmüştür.
1895’de Thomson elektron kavramını ortaya koymuştur. Bundan sonra elektroniğin ayrı bir bilim dalı olarak gelişimi başlamıştır.
1907’de triyot lamba bulunmuştur.
1923’de ikonoskop lambasının bulunması ile TV’nin, 1947’ de transistorun bulunması ile bilgisayar teknolojisinin gelişmesine olanak sağlanmıştır. 1958’de ilk tümleşik devre yapılmıştır. 1970’de birçok devre elemanı bir yonga (chip) üzerine toplanarak, elektronik devreler yapılmıştır. 1971’de ise ilk mikroişlemci icat edilmiştir.